12 Eylül 2014 Cuma

Kendi Kendime

Kelimelere yüklediğim ifadeler, yine manasız.
Yine kifayetsiz, kafiyeler.
Hâlbuki anlatmak istiyordum kendimi,
Şık şık kelimeler, şatafatlı cümleler ile.
Anlatmak istiyordum acılarımı, kederlerimi,
Umutsuzluklarımı, özlemlerimi.
Hani demişler ya “Acılar paylaştıkça azalır.”
Bende azaltmak, feragat etmek istiyordum acılarımdan.
İçinde bulunduğum ahvali anladı herhalde, ilham perileri.
Onlar bile fark etti, anlayıp acımı paylaşacak kimse olmadığını,
Gelmediler bu bitmez, karanlık, uzun gece de odama.
Yine yalnız, hep yalnızım!!!
Onlarca kelimeden oluşan bir tek cümlenin noktası gibi yalnızım.

Kafamı yine çevirdim kuzeye, çocukken yaptığım gibi
Özlemlerim neredeyse o yöne, çevirdim yüreğimi.
Ne bir güzel söz, ne bir şefkat
Hiç birinde gözüm yok, sadece özlemimi gidermek istedim.
Göremesem de, duyamasam da sevdiklerimin orada olduklarını hissetmek,
Bana kızgın, küskün hatta sevgisiz dahi olsalar bile onların varlığını bilmek,
Olur da bir gün işler yoluna girer, beni siktir et, onların belki işine yarar diye,
İntiharlardan dönmek böyle bir şey.
Ölmek değil korkunç, kötü olan,
Ölümümün varlığımdan daha çok zarar vereceği düşüncesi kötü.
Etrafım yalancı, düzenbaz, kötü.
Kendini asmaya kalksan önlerinde, ipi boynuna geçirdiğinde,
Vazgeçer belki diye sandalyeye tekme atarlar!
Ben ki, heybetli bir dağ gibi, başım hep dumanlı
İçimde bir şeyler parçalanıyor, yanıyor.
Dışarıdan görenler sadece heybeti görüyor,
Bilmiyorlar, bilemezler içimde lavlar taşıyor, beni kül eğliyor.
Yanıyorum ulan yanıyorum,
Temmuz sıcağında yanar gibi değil, dünya da cehennemi yaşar gibi,
YANIYORUM!!!


29 Ağustos 2013 Perşembe

TEK KİŞİLİK OYUN



Söndü ışıklar,
Kapandı perdeler.
Oyun son buldu,
Tek kişilik bir sahneydi bu.
Alkışlayanı yok,
Eleştireni çok…

BARIŞLAR, UMUTLAR



Bir çocuk vardı, ismi Barış.
Annesi ağlıyor şimdi, haykırıyor.
Göğü yarıyor o haykırış;
“BARIŞ, BARIŞ, BARIŞ”
Gözyaşları yerine,
Kan damlıyor gözlerinden kan.
Aldılar yavrusunu elinden,
Daha o yavrusuna, yavrusu dünyaya doyamadan.
Aynı nice Barışlar, nice Umutlar gibi…
Artık ağlamasın analar,
Ölmesin umutlar, barışlar…

MESAFEDE NE?



Kilometrelerimdir, aramızda ki mesafe?
Yoksa kafamızın içinde ki düşünceler mi?
Sevmek, sevebilmek sadece görmek midir?
Sadece dokunabilmek mi o fani tene?
Sen benim tinime dokunamadıktan sonra,
Doksan ne yazar bir gün solacak tenime?

SEVGİ

Sevgi dediğin nedir ki?
Altı üstü beş harf.
Kolay alınır, satılır bu devirde,
Herkesin, her yerde dilinde.
Pazara çıkmış sevgiler, pazara.
Hem de bitpazarına,
Ama yoksulda nerde para?
Anca bakar bakar durur orada…

AH BU HAYAT

Yıkılan bir binanın yerine yapılan yeni bir bina gibi ruhsuz ve hatırasız olmaya başladı bu hayat... Yalan dünyanın yeniden sıkılmadan bıkmadan doğan yeni gününe söver oldum, sahteden ışıldayan güneş ısıtmaz ne beni ne de bu folloşlaşmış dünyayı sadece sahte bir ışıltılı verir aynı hiç tanimayipta göz göze geldiğin güzel bir kızın gözünün parıltısı gibi...

HERYERDE, HERŞEYDE SEN

Güllerde kokunu, 
Bülbülde sesini, 
Güneşte sıcaklığını, 
Hissediyorum sanki… 
Ya gerçekten her şeyde sen varsın, 
Yâda ben Tevhidi yanlış anlamışım…